30 Temmuz 2008 Çarşamba
27 Temmuz 2008 Pazar
25 Temmuz 2008 Cuma
23 Temmuz 2008 Çarşamba
mutluluk.........(=
Mutluluk nedir diye sık sık sorarım kendime,soyut mudur somut mu?Sağlıklı olmak mı?Her şeye sahip olmak mı,Seven sevilen bir insan olmak mı,gibi daha bir çok şey…Genelinde düşündüğüm zaman bencilce bir duyguyla mutlu olduğumuzu görüyorum.Yani her zaman bir şeylere sahip olmak, bir şeyler yapabilmek, alabilmek bedenimizde her şeyin yolunda ve istediğimiz gibi gitmesi ,evimizde her şeyin istediğimiz gibi yolunda gitmesi,değişen ,yolunda gitmeyen durumlarda mutsuzluk..Yıllar önce bir tanıdık bir insandan duyduğum sözler gelir aklıma takıntılı olduğum zamanlarda.Kolları bacakları kesilmiş bir kişiydi ve her ay vücudundan bazı parçalar gitmeye mahkumdu.Her sabah yaz kış demeden tekerlekli sandalyesiyle esnafların olduğu mekana getirirlerdi kendisini ve o kişinin kahkahaları her kesten daha içten ve yürekten olurdu ..
22 Temmuz 2008 Salı
19 Temmuz 2008 Cumartesi
hayat'a dair.....
Arasında 10 yıllar var sandığımız yaşamla ölümün, birbirlerine aslında minicik bir kurşun mesafesinde durduğunu görmek ne dehşet verici..?
Kara cübbesi ve koca orağı ile karikatürlerden aşina olduğunuz Azrail'in günün birinde, adlarını bile bilmediğiniz iki serseri kılığında çıkıp gelivermesi; nedenini bile çözemediğiniz ecelsiz bir ölümün, tanımadığınız silahlardan ateşlenmiş üç beş kurşunla kapınızı çalması inanılır şey mi?
O kurşunlar etinizi delip geçerken, hayatın bir süre, bu dünya ile vaadedilen öbür dünya arasında kararsız asılı kalması...
...damarlarınızın içinde o güne dek sessiz sedasız akıp giden kanların ılık ılık ortaya saçılıverdiğine tanık olmak; bu gürül gürül kanayan vücudun sizin olduğun bilmek, ortada çırpınan insanların çaresizliğini izleyerek son bir çabayla varoluşla, yokoluş arasında ölüme direnirken dudaklarınızın arasından süzülen "ölüyorum" fısıltısını işitmek ve doludizgin yaşayıp geldiğiniz bu hayatın, şimdi yardıma koştuğundan bile emin olmadığınız bir ambulansın trafikteki maharetine bağlı olduğunu sezmek...
...bunca zamandır haksızlığın üstüne böylesine cesur yürümüş bir bedenin, birkaç kalleş kurşun karşısında bu kadar aciz olması...
...sıradan bir günün başlangıcı gibi görünen bir sabahın, aslında sizi o çok ilerde sandığınız son durağa taşıyor olması ihtimali...tüyler ürpertici değil mi?
Kara cübbesi ve koca orağı ile karikatürlerden aşina olduğunuz Azrail'in günün birinde, adlarını bile bilmediğiniz iki serseri kılığında çıkıp gelivermesi; nedenini bile çözemediğiniz ecelsiz bir ölümün, tanımadığınız silahlardan ateşlenmiş üç beş kurşunla kapınızı çalması inanılır şey mi?
O kurşunlar etinizi delip geçerken, hayatın bir süre, bu dünya ile vaadedilen öbür dünya arasında kararsız asılı kalması...
...damarlarınızın içinde o güne dek sessiz sedasız akıp giden kanların ılık ılık ortaya saçılıverdiğine tanık olmak; bu gürül gürül kanayan vücudun sizin olduğun bilmek, ortada çırpınan insanların çaresizliğini izleyerek son bir çabayla varoluşla, yokoluş arasında ölüme direnirken dudaklarınızın arasından süzülen "ölüyorum" fısıltısını işitmek ve doludizgin yaşayıp geldiğiniz bu hayatın, şimdi yardıma koştuğundan bile emin olmadığınız bir ambulansın trafikteki maharetine bağlı olduğunu sezmek...
...bunca zamandır haksızlığın üstüne böylesine cesur yürümüş bir bedenin, birkaç kalleş kurşun karşısında bu kadar aciz olması...
...sıradan bir günün başlangıcı gibi görünen bir sabahın, aslında sizi o çok ilerde sandığınız son durağa taşıyor olması ihtimali...tüyler ürpertici değil mi?
18 Temmuz 2008 Cuma
kurabiyelerim....... =)
14 Temmuz 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)